Güncel

“Türkiye’nin Halkımızı Soykırıma Uğratmasından Bir Asır Sonra Ermeniler Hala Tehdit Altında”

"1915'ten sonra birçok Ermeni çocuk ailelerinden ayrılarak Kürtler ve Araplar tarafından sahiplenildi. Bu nedenle dillerini ve kültürlerini unutmuşlardır. Kendi dilimizi konuşmazsak tarihimizi anlayamayız."

Not: Aşağıda yayınladığımız makale Ermeni Soykırımı’nın 104. yıldönümünde Rojava’da yaşayan Ermenilerin kurduğu özsavunma gücü olan Şehid Nubar Ozanyan Taburu’ndan Hagop Artim Kashejian tarafından 24 Nisan 2019’dan yazıldı. Ermeni Soykırımı’nın 106. yıldönümü vesilesiyle güncelliğinden dolayı yayınlıyoruz.

 

Türkiye’nin Halkımızı Soykırıma Uğratmasından Bir Asır Sonra Ermeniler Hala Tehdit Altında

Ailem 1915 Ermeni soykırımı sırasında büyük zorluklar yaşadı. Dedemin erkek kardeşleri, kız kardeşleri, annesi ve babası Türkiye’nin doğusunda Amed (Diyarbakır) yakınlarındaki köylerinde açıktan katledildi. (Dedem bn.) O sırada yaklaşık 7 yaşındaydı.

Soykırım nedeniyle dedem anavatanını terk etmek için Suriye’ye kaçmak zorunda kaldı. Bir Arap köyündeki tek Kürt aile olan yaşlı bir Kürt çift tarafından sahiplenildi.

Büyükbabamla birlikte binlerce Ermeni aile, Birinci Dünya Savaşı sırasında aşağılayıcı askeri yenilgilerle günah keçisi ilan ettiği bir azınlığa karşı radikal Türk-milliyetçi hükümet tarafından gerçekleştirilen sistematik soykırımdan kaçmak için Suriye’ye kaçtı. Türk işgali altındaki (Batı -bn) Ermenistan’dan Suriye çölündeki ölüm kamplarına yapılan bir dizi katliam ve zorunlu yürüyüşlerde 1,5 milyona yakın Hıristiyan Ermeni azınlık mensubu hayatını kaybetti.

Bugün Ermeni Soykırımı’nın 104. yıldönümünde, Suriye’de IŞİD ile mücadeleye öncülük eden koalisyon olan Suriye Demokratik Güçleri içinde ilk Ermeni taburunun kurulduğunu duyurduk. 104 yıl önce meydana gelen soykırımın bugün farklı kisvelerle devam ettiği bilgisinin yüküyle, her türlü zulme karşı direnecek bir öz savunma gücü oluşturduk.

1915’te Türkler, “Ermeniler dinsizdir. Neden İslam’ı kabul etmiyorlar?” Tıpkı IŞİD gibi bir soykırım gerçekleştirdiler. Onları Rusya durdurmadı, Almanya durdurmadı, Fransa onları durdurmadı.

Bir asır sonra IŞİD, Türkiye ile tamamen aynı şeyi yaptı. Süryani bir Hıristiyan köyüne ulaştıklarında Süryanileri öldürdüler. Sincar’a vardıklarında Ezidileri sırf Müslüman olmadıkları için öldürdüler.

Ermeni Taburu (RIC) üyeleri

1915’te Suriye’ye kaçan Ermenilerin çoğu Arap toplumuna girdi ve siyasi muhalefetin ve dini veya kültürel azınlıkların şiddetli baskısıyla desteklenen güçlü bir Arap devletinin kurulmasına odaklanan Baas rejiminin düşüncesini benimsedi. Suriye halkı haksızlıklar altında yaşarken, rejim Orta Doğu’daki en zengin hükümetlerden biriydi.

Ermeniler, egemen sistemle işbirliği yapmaktan başka alternatif olmadığına inanıyorlardı. Bugüne kadar biz Suriyeli Ermeniler düşüncemizi bu baskıdan kurtarmak için mücadele ediyoruz. İnsanlar “biz Ermeniyiz” diyorlar ama Ermeni olmanın ne demek olduğunu bilmiyorlar.

Ermeni Taburu’nun eğitim çalışmasından

2011’de Suriye devrimi özgürlük temelinde başladı, ancak yolunu kaybetti. Otoriterliğe ve kana susamış rejime karşı bir hareket olarak başladı, ancak terörist gruplar kısa sürede insanları katletmeye ve özgürlüğü yok etmeye başladı. Halkın evlerini gaspetme, yağma özgürlüğü: Muhalefet arasında yayılan “özgürlük” fikri buydu.

Devrim 2012’de bir iç savaşa dönüştüğünde, biz Ermeniler IŞİD’e, El-Nusra Cephesine ve Ceyş el-Hurr’a karşı mücadeleye katıldık. Suriye’deki tüm terörist gruplara karşı savaştık. QSD mensupları olarak Kürt ve Arap yoldaşlarla omuz omuza savaştık ve bu mücadeleye devam edeceğiz.

Şimdiye kadar SDG’de Kürt, Arap ve Süryani Hıristiyan birimleri vardı, ancak Ermeni birlikleri yoktu. Fikir vardı, ancak Suriye’de kalan az sayıda Ermeni ve çevremizde yaşanan kriz nedeniyle zordu. Bir araya gelmemiz bir yılımızı aldı. Şimdi hem kendimizi korumak hem de kim olduğumuzu hatırlamak için SDG’de ilk Ermeni taburunu oluşturmaya başladık. Tek bir üye ile başladık ama binlerce kişiye ulaşacağız.

Ermeni Soykırımı Anma Günü

Özel bir eğitim programımız var; Ermeni tarihini ve halkımıza karşı yürütülen soykırımları ve Ermenice dilini inceliyoruz.

1915’ten sonra birçok Ermeni çocuk ailelerinden ayrılarak Kürtler ve Araplar tarafından sahiplenildi. Bu nedenle dillerini ve kültürlerini unutmuşlardır. Kendi dilimizi konuşmazsak tarihimizi anlayamayız. Tarihimizi anlamazsak, Suriye İç Savaşı’ndaki pozisyonumuzu veya IŞİD’e muhalefetimizi anlayamayız. Şimdi amacımız teröre tüm biçimleriyle karşı durmak ve bunun ne anlama geldiğini gerçekten anlamaktır.

Birlikte tarihimizi yeniden öğreniyoruz. İdeolojik, kültürel ve sosyal temelimizi anlayarak bu soykırımı daha iyi anlayabilir ve katledilen halkımızın yaralarına yönelebiliriz. Biz hiçbir şey yapmadığımız halde bu soykırım neden başımıza geldi? Biz terörist değildik. Biz işgalci değildik, birinin toprağını ele geçirmiyorduk. Biz kafir değildik. Barışçıl insanlardık.

Şimdi, tarihsel varlığımızı kanıtlamak ve kendi düşünce tarzımızı yeniden kazanmak istiyoruz. Bir kişinin düşüncesi özgürleşirse, diğer tüm bağlardan kurtulabilir. Bu, kültür ve zihniyet düzeyinde yapılan gerçek savaş.

Ermenice takvim ve YPJ bayrağı

Kayıtsızlaşmamak önemlidir. IŞİD askeri bir güç olarak yenilmiş olsa da, bu savaş henüz bitmedi. Artık IŞİD üyeleri için uzun süreli eğitim yapmak gerekiyor. Herkesin zihniyetini değiştirmek mümkün olmasa da, onları sadece hapse atmak sorunu uzun vadede çözmeyecektir.

IŞİD’in suçları yalnızca Avrupa mahkemelerinde yargılanamaz. Bu suçlar Suriye topraklarında işlendi. Adil bir yargılama yürütmek için hem bölgesel hem de uluslararası yetkilileri bir araya getirmeliyiz. IŞİD mahkumlarının suçlarını işledikleri yerden uzakta ve yerel halkın katılımı olmadan adil yargılanması mümkün değildir.

Katledilen halkımız adına biz Ermeniler, faillerden hesap sormak istiyoruz.

Yazar, Hagop Artim Kashejian

Ayrıca Ermeni kadınlarını bize katılmaya ve tavır almaya, yanımızda savaşmaya teşvik ediyoruz. Özgürlüğümüzü savunmak için, inancımızı savunmak için, milletimizi savunmak için. Recep Tayyip Erdoğan’ın hala Ermeni halkına, Ermeni diline ve Ermeni inancına karşı olan Türkiyesi gibi terörist olduğunu düşündüğümüz devletler nedeniyle Ermeni taburunu yarattık.

Şimdiye kadar, Türkiye Ermeni soykırımını kabul etmeyi reddetti. Türk halkının dörtte üçü Ermenilere karşı önyargılı olduklarını söylüyor ve çok uzun zaman önce Ermeni Soykırımı Anma Günü’nde bir Ermeni (Sevag Balıkçı kastediliyor -ÇN) nefret suçuyla vuruldu. Bu önyargılar, önde gelen bir Ermeni gazeteciyi (Hrant Dink kastediliyor -ÇN) öldüren aşırı milliyetçi suikastçıyla poz veren Erdoğan ve güvenlik güçleri tarafından yönetiliyor.

Ermeni Soykırımı Anma Günü

Biz Ermenilerin tek isteği özgürlük ve barış içinde yaşamaktır. Taburumuzda birbirimize Ermeni ailesi gibi davranıyoruz. Ama teröristler bizi silaha sarılmaya zorladı ve bunu, ister IŞİD ister Türkiye olsun, varlığımızı kim tehdit ederse ona karşı kendimizi savunmak için yapacağız.

24 Nisan’ı sadece soykırım anısına değil, soykırımı gerçekleştirenlerin mevcut temsilcilerine karşı bir direniş günü yapmak için adım attık.

Soykırım çocukları kendilerini savunmaya başlıyor.

Kaynak: https://novaramedia.com/2019/04/24/a-century-after-turkeys-genocide-of-our-people-armenians-are-still-under-threat/

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu