GüncelManşet

Sarıyıldız: “Cizîr halkı direnişlerinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyor”

Cizîr: TC devletinin Kürt halkına yönelik en kapsamlı ve sistematik, imha ve göç ettirme politikalarını izlediği Şirnex’in Cizîr ilçesinde, 14 Aralık 2015 tarihinde başlayan operasyonlar 60 gün sonra “sona erdi”. Operasyonların sona ermesinin ardından 19 gün boyunca da yaptığı katliamın izlerini silmeye çalışan TC’nin kolluk kuvvetleri, 79 günün sonunda yani 2 Mart günü bölgedeki sokağa çıkma yasağını kısmi sokağa çıkma yasağına çevirdi. 4 mahallede yoğunlaşan ve yüzlerce insanın kurşunlanarak, bodrum katlarında yakılarak katledildiği, yüzlercesinin ise yaralandığı katliamın izleri, bugün evlerdeki kurşun izlerinde, yakılan evlerin duvarlarında ve en önemlisi Cizîr halkının belleğinde. Ancak halkın ve şehrin belleğinde olan sadece katliam değil, 60 gün boyunca süren direniş de hafızalara yerleşti. Dili, kimliği, kültürü ve yaşamı için direnen, teslimiyettense ölümü tercih eden direnişçiler, TC devletinin katliamıyla beraber yarına taşınacak gerçeklikler arasında.

HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Cizîr’de sokağa çıkma yasağının başladığı ilk günden bu yana bölgede. Devletin katliam politikalarının birebir tanığı olmanın dışında, bu katliamın önüne geçmek için de birçok defa girişimde bulunan, girişimlerinden ötürü ölümle yüz yüze gelen Sarıyıldız, Özgür Gelecek gazetesine konuştu.

 

“Mahallelerde tek bir canlı bile yaşamıyor”

Cizîr’deki katliamı ve devletin katliamcı geleneğini tarihe not düşmek adına süreci en başından ele alarak Özgür Gelecek gazetesine anlatan Sarıyıldız, “Bu ülkede temel sorunları demokratik yöntemlerle çözümlemeyi tartıştığımız bir zamanda devlet ve mevcut siyasi iktidar, meşru demokratik talepleri olan bir halkı nasıl kıracağının, sindireceğinin hesabını yapıyormuş” diyerek bu katliamın daha önceden planlandığını belirtti ve 2014 MGK raporlarını hatırlattı.

MGK tarafından karar verilen katliam planlaması 79 gün boyunca Cizîr’de hukuk ve insani değerler ayaklar altına alınarak uygulandı, 10 bin asker ve binlerce kişilik özel harekat polisi, yüzlerce zırhlı araç ve tanklarıyla 60 gün boyunca Cizre’yi ateş altına aldılar. 60 günlük sürecin ardından artık kuşatmanın olduğu mahallelerde tek bir canlı bile yaşamıyor, evler yakılıp yıkılmış durumda. Sarıyıldız, mahallelerin tamamen boşaltıldığını şu sözlerle ifade etti: “Düşünün ki bahar ayındayız ve kuşların yoğun olduğu bir mevsimdeyiz. Normalde her bir ağaçtan kuş cıvıltılarının geldiği bu mevsimde, mahallelerde tek bir canlı bile yaşamıyor. Bu katliamda en az 270 insan hayatını yitirdi ve yüzlercesi yaralandı, gözaltına alındı, tutuklandı.”

İlk 45 gün boyunca devletin mahallelerde yaşayan insanları dışarı çıkarmak için elektrikleri ve suları kestiğini belirten Sarıyıldız, “Su İdaresi’nde çalışan bir işçi su vanasını açmak için gittiği bölgede keskin nişancıların açtığı ateşle, vanayı açmak için kullandığı elinden vuruldu ve işçinin o kolu cerrahi operasyonla kesilmek zorunda kaldı. Camiye sığınan çocukların içerisine havan topları atıldı. Miray bebek, Eylül ayındaki yasakta dünyaya gelmişti, halasının kucağında keskin nişancılar tarafından vuruldu. 3 ay sonraki yasakta yaşamını yitirdi” şeklinde halkın mahallelerden çıkması için yapılan saldırıları aktardı. 45 gün boyunca halkın mahallelerden püskürtülmek için devlet tarafından her yöntemin denendiğini belirten Sarıyıldız, 45 günün sonunda ise mahallede kalanlara kimyasal silahların kullanılacağına dair anonslar yapıldığını ifade etti. Tüm bu saldırılarla beraber 45 gün sonunda halkın büyük bir kısmı mahalleleri terk etmek zorunda kalırken Cizîr’in nüfusunun yarısını oluşturan mahallelerden yüzde 90’a yakın çıkış oldu.

Geride kalanların ise halkın dışında diğer illerden katliama karşı durmak için gelen üniversite öğrencileri, sivil toplum örgütü çalışanları, kent meclisi üyeleri olduğunu ifade eden Sarıyıldız, “Bu insanlar, ölümün en ağırıyla cezalandırıldı. Önce açlık ve susuzlukla sonra yakılarak öldürüldüler” dedi.

Bodrumkatlarındaki insanların bilgilerinin çıkarılmaları amacıyla yetkililere kendileri tarafından iletildiğini belirten Sarıyıldız, “Bu bilgiler, onları öldürmek için kullanıldı” dedi.

60 günlük sürecin sonrasına dair ise devletin adeta “zafer” ilan ettiğini belirten Sarıyıldız, 79. güne kadar ise vahşetin delillerinin kapatılmaya çalışılarak devam ettiğini ifade etti. “Kaldırılan hafriyatların içerisinden insan vücudu uzuvları çıkıyordu” diyen Sarıyıldız, bütün bu insanlık suçlarıyla ilgili yasal işlemler başlattıklarını kaydetti. Savcılık tarafından araştırılması talebiyle Emniyet’e gönderilen başvurular ise boşa çıkartılıyor, katliamın üzeri kapatılmaya çalışılıyor.

 

“Devrimci, demokrat çevrelerin bu sürece tepkileri yetersizdi”

Sarıyıldız, bu yaşananların halkta büyük bir öfkeye sebep olduğunu belirterek Cizîr’in geleceğine dair, “Bu süreç önümüzdeki yıllarda halk üzerinde travmatik ve kaotik bir ortama sebep olacaktır” ifadelerini kullandı. Sarıyıldız sözlerine şöyle devam etti: “Bu ülkenin batısı da bu vahşetin etkilerinden kendini kurtaramayacaktır. Çünkü bu vahşet, ülkenin batısındaki halkta çok ciddi olarak şovenizmi besledi. Batıdaki devrimci, demokrat ve yurtsever çevrelerin de bundan etkileneceği kesin.”

Bugün T. Kürdistanı üzerinde estirilen faşizmin vahşetinin ülkenin batısına da yöneleceğine dikkat çeken Sarıyıldız, “Devrimci, demokrat çevrelerin bu sürece ilişkin tepkileri yetersizdi. Cizre’deki katliama karşı sessiz kalındı” dedi ve böylece Cizîr’de öldürülenin insanlık olduğunu vurguladı; Cizîr’deki katliama ses verilmemesinin, katliamı onaylamak anlamına geldiğini belirtti.

Cizîr halkının ödenen bedellere karşı dimdik ayakta olduğunu Sarıyıldız şu cümlelerle belirtti:“Kürt halkı şu ana kadar çok bedel ödedi. Ancak bedel ödedikçe, acı çektikçe de politikleşti. Cizîr halkı bu katliamı yaşamasına rağmen, şu an en ufak bir pişmanlık göremezsiniz. Cizîr halkı direnişlerinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyor.”

 

“Bizim için bireysel dokunulmazlığımız önemli değil”

79 günlük süreç boyunca devletin özgür basına yönelik saldırılarını da hatırlatan Sarıyıldız, bölgeden haberlerin olduğu gibi yansıtılmaması için devletin elinden geleni yaptığını ifade etti. Basın mensuplarının çalışamaz hale getirilmesiyle beraber kendisinin sosyal medya ve diğer olanakları kullanarak halka Cizîr’de yaşananları aktarmaya çalıştığını belirten Sarıyıldız, “Bunu yapınca devlet deyim yerindeyse çıldırdı. Şırnak milletvekili olmama, ailemin Cizîr’de yaşamasına ve halka böyle bir zulüm uygulanmasına rağmen devlet tarafından ‘O vekilin orada ne işi var?’denildi. Üstelik bizzet başbakan ve cumhurbaşkanı bunu söyledi. Beni kriminalize etmeye ve engellemeye çalıştılar” dedi ve AİHM kararı ile beraber mahallelere gittiğinde ise polis tarafından tarandığını ifade etti.

Sarıyıldız, dokunulmazlık tartışmalarına dair ise “Bu vahşetin yaşandığı bir ülkede böyle dar siyasi algılara kapılmak çok yersiz. Temel kaygımız buradaki demokratik ve siyasal arayışın önünü kapatılmasıdır. Bu büyük bir tehlike, bu halk kendini demokratik, barışçıl, siyasal yöntemlerle koruyacak bir imkana sahip olamayınca kendini başka yöntemlerle koruyacaktır. Dolayısıyla ülke geri dönülemez bir kaosa sürüklenecek. Bizim bireysel dokunulmazlığımız önemli değil, tüm ömrümüzü cezaevinde geçirebiliriz. Ama insanlar ölmesin. İnsanlığa bu kötülük yapılmasın” dedi.

 

Devletten Cizîr için bireyselliği geliştirmeye dayalı şehir planlaması

Devletin 79 günün ardından Cizîr’e yönelik planlamalarının ise şehrin hem mekansal hem nüfus yapısı olarak planını değiştirmek yönlü olduğunu kaydeden Sarıyıldız, “Kentsel dönüşüm adı altında halkın kültürel yaşamına müdahale edilmeye çalışılıyor. İnsanları birbirinden ayırmaya ve bireyselliliği geliştirmeye dayalı yeni bir şehir planlaması ortaya konuluyor. İnsanlar betonarme yapıların içine konularak birbirinden yalıtılmak isteniyor. Buranın kültürel yaşamına, değerlerine, inançlarına, sosyal yaşamına müdahaledir bu” dedi.

Sarıyıldız, halkın buna da karşı geleceğini belirterek HDP olarak belediyelerin yaraları sarmak adına çalışmalarını yürüttüğünü, ancak bu çalışmaların da devlet tarafından engellendiğini belirtti. Evsiz kalan insanların güvenli yerlere yerleştirilmesine, temel ihtiyaçların karşılanmaya çalışıldığını belirten Sarıyıldız, hala ihtiyaçların çok fazla olduğunu dolayısıyla Cizîr ile dayanışmanın büyütülmesi gerektiğini ifade etti.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu