GüncelMakaleler

SENTEZ | Yeni Bir Sürecin Kapısı Açılıyor; Daha Kararlı, Daha Örgütlü!

Faşizmin AKP-MHP iktidarının kurmaylığında gerçekleştirdiği saldırıların toplum nezdinde büyük oranda teşhir olduğu gelişen tepkinin gözaltı, tutuklama ve ev hapsi saldırılarıyla bastırılmaya çalışıldığı bir sürecin içerisindeyiz.

Boğaziçi öğrencilerinin kayyum atamasına karşı başlattıkları direniş bir aydır, kararlı bir şekilde devam ediyor.

Geçtiğimiz haftalarda Boğaziçi Öğrencileri tarafından okul içinde gerçekleştirilen bir sergiden dolayı direniş yeniden hedef alınmış öğrencilere ÖGB saldırmış, akşamında 5 öğrenci gözaltına alınmıştı. Gözaltı işleminin başından sonuna kadar devletin çeşitli mercileri tarafından LGBTİ+ hedef gösterilmiş, adeta bir linç kampanyası gerçekleştirilmişti.

Sürecin başından bu yana direnişin motor gücü olarak nitelendirebileceğimiz öznesi bulunan LGBTİ+’lara yönelik saldırı, direnişin çeşitli öğrenci kesimlerinin  birlikteliğine ve kararlılığına yönelik gerçekleştirilmişti. Gezi İsyanı sürecinde de gördüğümüz üzere Kabataş yalanına bir yenisi eklenerek LGBTİ+’lara ve Boğaziçi öğrencilerine yönelik bir saldırı furyası başlatılmıştı. Sürecin devamında iki kişi ev hapsi alırken, iki kişinin tutuklanması  ve buna karşı sokakta ortaya konulan direniş süreci farklı bir noktaya taşımış oldu.

Boğaziçi Üniversitesi önünde, çevresinde, ülkenin dört bir yanında direnişin geniş kitlelerce sahiplenildiği, dayanışmanın, direnişin her alanda yükseltildiği bir süreci yaşadık. LGBTİ+’lar üzerinden parçalanmaya çalışılan direnişin gelinen aşamada toplumun çeşitli kesimleri tarafından sahiplenildiği bir tablo ortaya çıktı.

İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Adana ve birçok kentte basın açıklamaları, yürüyüşler gerçekleştirildi. Bu açıklamalar devlet tarafından engellenmeye çalışıldı. Yüzlerce genç işkenceyle gözaltına alındı.

Düşman saldırıyor!

Faşizmin AKP-MHP iktidarının kurmaylığında gerçekleştirdiği saldırıların toplum nezdinde büyük oranda teşhir olduğu gelişen tepkinin gözaltı, tutuklama ve ev hapsi saldırılarıyla bastırılmaya çalışıldığı bir sürecin içerisindeyiz. Bugün kayyum eylemlerine katıldığı, Boğaziçi’yle dayanıştığı, kendi üniversitesine atanan kayyumu protesto ettiği, devletin faşist uygulamalarına karşı sokağa çıktığı için 9 öğrencinin tutuklu bulunduğu, onlarca insanın ev hapsinde tutulduğu bir süreci yaşıyoruz.

Devletin sokağa yansıyan öfkeyi bastırmak üzere faşizmi tırmandırdığı-tırmandıracağı açık. Bunun karşısında bugün toplumun tüm direnen kesimlerinin ortak ses çıkarması devletin korkularını adeta kabusa çeviriyor.

Devletin saldırıları toplumsal çelişkiler derinleştikçe sokağa, politik mücadeleye yansıdığı oranda artarken geçtiğimiz dönemde direnişlerin sınırlı kesimler tarafından sürdürüldüğü, devlet tarafından yalnızlaştırılmaya çalışıldığı bir süreci geride bırakmış olduk. Bu süreci göz önünde bulundurduğumuzda Boğaziçi öğrencilerinin yalnızlaştırılmaya çalışılacağı, gerçekleştirilemediği takdirde yeni saldırılarla kitlelerin odağının dağıtılmaya çalışılması muhtemel görünüyor.

Boğaziçi direnişinden, özgürlük ve demokrasi direnişine!

Bu çerçevede Boğaziçi direnişinin niteliği de büyük oranda değişim göstermeye başlamış bulunuyor. Boğaziçi ve 4 üniversiteye atanan kayyumla başlayan süreç, tüm üniversitelere atanan kayyumları ve belediyelere atanan kayyumları hedefine oturtmuş durumda. Bununla paralel öğrencilerin, işçilerin, emekçilerin, köylülerin kendi sorun, talep ve istemleri üzerinden yürüttükleri her direniş pratik olarak birbirini besleyen bir form kazanmış durumda.

Bu çerçevede direnişin bulunduğumuz her alana yayılması, halk kitlelerinin kendi sorun, talep ve istemleri çerçevesinde mücadeleye sevk edilmesi önemli bir noktada bulunuyor.

Devletin saldırıları toplumsal çelişkiler derinleştikçe sokağa, politik mücadeleye yansıdığı oranda artarken geçtiğimiz dönemde direnişlerin sınırlı kesimler tarafından sürdürüldüğü, devlet tarafından yalnızlaştırılmaya çalışıldığı bir süreci geride bırakmış olduk. Bu süreci göz önünde bulundurduğumuzda Boğaziçi öğrencilerinin yalnızlaştırılmaya çalışılacağı, gerçekleştirilemediği takdirde yeni saldırılarla kitlelerin odağının dağıtılması muhtemel görünüyor. Gerçekleştirilen gözaltı ve tutuklamalarla kitlelerde açığa çıkan cesaretin kırılmaya çalışıldığı da göz önünde bulundurulursa birlikteliğin cesaretiyle egemenlerin korkularını büyütebiliriz.

Melih Bulu AKP-MHP iktidarının bekaa sorunu!

Bu anlamda direnişin geleceğini tayin edecek olanın birlikteliğimizin ve kararlılığımızın sürdürülüp büyütülmesidir. Erdoğan’ın istifa çağrısıyla ifade ettiği Melih Bulu’nun, kayyumların kaderiyle kendi kaderinin iç içe geçmesine dairdir.

Bugün AKP-MHP iktidarı geri adım atmayı bekaa sorunu olarak görmektedir. İstanbul Sözleşmesi karşısında kadınların gösterdikleri direnişle atılan geri adımın tekrar tekrar ısıtılıp sunulması buna dairdir. Bu gerçeklikle Melih Bulu ve diğer kayyumların gönderilmesi faşizmin geriletilmesi üniversitelerde oluşturulan dayanışmalarla sürecin daha örgütlü bir biçimde yürütülmesi, ezilen tüm kesimlerin yürüttükleri mücadele kanallarının birleştirilmesine bağlı gözükmektedir.

Saldırıların boyutu ve direnişin geleceği göz önünde bulundurulduğunda üzerimize düşen sorumluluk, ortaya çıkan enerjiyle birlikte örgütlülüklerimizi büyütmek ve kararlılıkla direnişi yükseltmektir. Boğaziçi’nde yanan kıvılcım yayılmaya devam etmektedir.

Bu bağlamda yeni yangınlara, kitlelerin kabaran öfkesinin açığa çıkaracağı fırtınaya hazırlanmak kolektifin kendisini örgütlemesi açısından kritik bir yerde durmaktadır. Bugüne yanıt olmak geleceğe hazır olanların başarabileceği bir görevdir.

Fırtınaya hazır olan, geleceği kazanabilir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu