GüncelMakaleler

ANALİZ | Bir Kontrgerilla Örgütlenmesi: SADATBir Kontrgerilla Örgütlenmesi: SADAT

SADAT bir savaş aparatı olarak burjuvaziye hizmet etmek üzere güncel koşullara göre dizayn edilmiş bir kontrgerilla örgütüdür.

AKP- MHP koalisyonu ile yeniden tesis edilen burjuvazinin faşist diktatörlüğü bütün büyük sermaye güçlerinin çıkarlarını temsil etmektedir. Ancak sermayenin farklı grupları ve bunların siyasal uzantıları arasındaki ilişki ve çelişkiler de sürmektedir.

Bu bağlamda kimi zaman mafya grupları, kimi zaman siyasetçi, devlet görevlileri üzerinden yaşanan tartışma ve çekişmeler burjuvazinin farklı klikleri arasındaki çelişkilere işaret etmektedir.

Burjuvazinin faşist diktatörlüğü işçi sınıfına karşı örgütlenmiş açık şiddet ve baskı aracı olarak burjuvazinin demokrasi maskeli diktatörlüğünden ayrılır. Burjuvazinin faşist diktatörlüğü işçi sınıfı ve emekçi halkın kazanımlarını, sınıf örgütlerini dağıtmak, devrimci örgütleri ortadan kaldırmak ve kapitalistlerin kârının maksimizasyonu için çalışır.

Bu anlamda işçi sınıfı ve emekçiler karşısında burjuvazinin ortak iktidarı olma işlevi görür.

Diğer taraftan bu diktatörlüğü tesis eden burjuvazinin farklı grupları arasındaki çelişkiler ortadan kalkmamış sadece faşizme ilişkin “tek vatan, tek millet, tek lider” sloganlarının arkasına gizlenmiştir.

Böyle olduğu için de farklı sermaye gruplarını temsil eden klikler arasındaki çelişkilerin bir çatışmaya dönüşmesi hemen her durumda olasıdır ve bu olasılık farklı burjuva kliklerini birbirlerine karşı her an tetikte olmaya zorlar.

Önce AKP-Fethullah Gülen Cemaati ve CHP’nin gizli-örtük desteği ile sonrasında AKP-MHP ile tesis edilen faşist diktatörlük gelişiminin farklı aşamalarında burjuva klikler arasındaki çatışmaların sertleşmesine bağlı olarak kimilerinin tasfiye edildiklerine tanık olduk.

Nazi faşizminin SS Birliklerini “Uzun Bıçaklar Gecesi” adı verilen bir olayın ardından tasfiye etmesine çok benzer olarak 15 Temmuz 2016 sonrasında o güne kadar Türkiye’de faşizmin örgütlenmesinde AKP ile işbirliği yapmış olan Fethullah Gülen Cemaati’nin tasfiye edilmesi, bunun en bilinen örneklerindendir.

Burjuvazinin diğer burjuva kliklere karşı kendi silahlı gücünü, kendi istihbaratını örgütleme girişimlerini de uzun süredir gözlemlemekteyiz. Fethullah Gülen Cemaati aracılığıyla istihbarat, ordu ve polis içerisinde örgütlenen ve diğer burjuva kliklere karşı bu örgütlülüğü bir süre kullanan AKP ile temsil olan burjuva klikleri Gülen Cemaati’yle yaşadıkları çatışmaların arttığı bir dönemde SADAT isimli kontrgerilla oluşumunu örgütleyerek, Gülen Cemaati’nin tasfiye edilmesi sonrasında kullanabileceği bir aparat oluşturmuş oldu.

SADAT’ın adının daha sık anılıp, askeri-siyasi ilişkileri ile daha çok gündeme gelmesi ise 15 Temmuz ve sorasına tekabül etmektedir. Henüz 15 Temmuz 2016 darbe girişimine ilişkin çok az doğru veri sahibi olsak da kimi tanıklıkların aktardığına göre “siyah camlı sivil araçlardan insanların üzerine ateş açılması ile birçok insan öldürüldü” denilmektedir.

Kontrgerillanın temel el kitabı olan Sahra Talimnamesi’nde belirtilen “sabotaj, katliam vs. düzenleyerek askeri darbe için gerekli koşulların oluşturulması” önermesine uygun olduğu görülen bu tanık aktarımlarının doğru olması ihtimalini güçlendirmektedir.

AKP-MHP faşizminin, burjuvazi tarafından yeniden tayin edilen rotasına uygun olarak ordu, istihbarat ve polis içerisinde yeni bir örgütleme gerçekleştirirken, Türkiye işçi sınıfı ve devrimci örgütlerine, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’ne karşı amansız bir katliam ve baskı aracı olarak burjuvazinin faşist diktatörlüğünü örgütlemenin aracı olarak 15 Temmuz’u kurgulamış olduklarını düşünebiliriz.

Misyon olarak kendisine “gayr-ı nizami harp eğitimi” yani bildiğimiz anlamıyla kontrgerilla eğitimi vermeyi belirlemiş olan SADAT’ın özellikle İslami kodlara göre örgütlenmiş olması ve AKP hükümeti ile yakın ilişkileri, SADAT’ın yukarıda anılan haliyle, burjuvazinin AKP ile temsil edilen kliğinin savaş aparatı olduğunu, bu bağlam içerisinde bir bütün olarak büyük burjuvazinin çıkarları doğrultusunda Türkiye içinde ve dışında kontrgerilla faaliyeti örgütlemekle görevlendirildiğini söyleyebiliriz.

Faaliyet amacını “İslam ülkeleri arasında savunma ve savunma sanayi işbirliği ortamı oluşturulmasıyla İslam dünyasını dünya süper güçleri arasına almada yardımcı olma” olarak tanımlayan SADAT’ın emperyalist güçlerin planları doğrultusunda başlatılan ve sürdürülen savaşlarda yer aldığını görüyoruz.

Bir başka kontrgerilla aparatı olan mafya liderinin kendisi üzerinden SADAT’ın Suriye’deki El-Nusra vb. örgütlere ağır silahlar gönderildiğine ilişkin olarak itirafları bunu doğrulamaktadır.

Bugün, dün kullanılan kimi kontrgerilla gruplarına ek olarak SADAT’ın örgütlenmiş olması emperyalistlerin cihatçı katilleri kullanarak Suriye, Nijerya, Somali, Mısır, Libya vs. ülkelerde savaş yürütüyor olması ile ilgilidir.

Emperyalizmin istek ve planları ile Türkiye büyük burjuvazisinin istekleri arasındaki denklem cihatçı trafiğini yönetmek, onları askeri olarak eğitmek ve gereken ağır silahları tedarik etmek gibi görevler SADAT örgütlenmesini ortaya çıkarmıştır. AKP’nin övünerek ifade ettiği “BOP eşbaşkanlığı” AKP’ye emperyalizmin ihtiyacı olan cihatçılarla ilgili yukarda anılan görevleri yerine getirme zorunluluğunu yüklemiştir. Bu açıdan SADAT’ın örgütlenmesinin emperyalistlerin Suriye’de başlattıkları paylaşım savaşının hemen ertesine gelmesi tesadüf değildir.

 

Faşizm Kendiliğinden Çökmeyecek!

Diğer kontrgerilla örgütlerinin “Türk-İslam birliği” vurgusu SADAT’ın faaliyet hedefinde “İslam Birliği”ni sağlamak olarak değişmektedir. Bu değişikliğin sebebi yukarda bahsettiğimiz gibi emperyalizmin bölgeye ve dünyadaki kaynakları yeniden paylaşmak üzere başlattıkları savaşlarda daha çok İslamcı cihatçı katilleri kullanmalarıyla ilgilidir.

Aslında Suriye’de emperyalistlerin başlattığı paylaşım savaşında TC devletinin ve onun AKP hükümetinin rolü bütün dünyanın burjuva diktatörlükleri tarafından bilinmektedir.

Ancak bütün katliamların, yıkımların sorumlusu aynı zamanda emperyalist güçler olduğu için şimdilik bu gerçeklik görmezlikten gelinmektedir. Hemen herkesin hatırlayacağı gibi Rus uçağının sürdürülmesi sonrası Antalya’da gerçekleştirilen G-20 zirvesinde Rusya, TC’nin IŞİD ile olan askeri ve ticari işbirliğini uydu görüntülerini de kullanarak bütün G-20 üyesi emperyalist-kapitalist devlet yetkililerine göstermişti.

Elbette ki burjuvazinin ikiyüzlü “insan hakları” söylemlerinin tersine gerçekte insanlığın bir numaralı düşmanının bir başka doğrulaması olarak, bu verilere karşın hiçbir burjuva diktatörlüğü insanlığa karşı işlenen bu suçlara ilişkin soruşturma dahi talep etmedi.

Gelecekte TC devletinin temsil ettiği sermaye grupları ile yaşayabilecekleri muhtemel ekonomik-askeri bir çelişki sonrasında TC’nin ve AKP hükümetinin cihatçı katillerle olan ilişkilerinin yeniden gündeme gelmesi muhtemeldir.

Son günlerde anılan kontrgerilla unsurunun itirafları ile Suriye’deki savaş suçlarının AKP aleyhine bir sonuç yaratacağı beklentisi doğru değildir. Ne bu itiraf ne başka bir itiraf ya da kanıt faşizmi geriletmeyecek, burjuvazinin arasında başka türlü bir çelişkiden kaynaklanmadıkça, bir hesaplaşmaya ve bunun sonunda da iktidar değişimine neden olmayacaktır.

Bütün faşist pratiğin ortadan kalkması için seçimleri bekleyen, işçi sınıfının ve emekçi kitlelerin faşizme karşı örgütlenme potansiyelini oportünizmin siyasi körlüğünün önerdiği seçim sandıklarında boğan kendiliğindencilik burada da kendisini göstermekte ve faşizmin kendiliğinden “kendi içinde yaşayacağı bir depremle” yıkılacağı gibi bön liberal görüşlerle hayat bulmaktadır.

SADAT bir savaş aparatı olarak burjuvaziye hizmet etmek üzere güncel koşullara göre dizayn edilmiş bir kontrgerilla örgütüdür. İşçi sınıfının burjuvazinin faşist diktatörlüğüne karşı fabrikalarda, sokaklarda örgütlenen devrimci savaş olmadığı sürece tıpkı kendisini örgütleyen burjuvazinin faşist diktatörlüğü gibi yaşamını sürdürmeye devam edecektir.

O halde bizlerin önündeki görev, işçi sınıfı içerisindeki örgütlenme çalışmalarına her zamankinden çok daha fazla önem ve ağırlık vermek, hemen her koşulda burjuvazinin faşist diktatörlüğü ve onun işçi sınıfına ve bölge halklarına karşı kullandığı asker, polis, istihbarat güçlerinin ve SADAT gibi kontrgerilla örgütlerinin teşhirini içeren propaganda yapmak olmalıdır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu