Bir yerimiz ağrıdığında, şifayı kaptığımızda, başımıza bir kaza geldiğinde, ölümle pençeleştiğimizde gittiğimiz hastanelerin durumu ortada… Aile hekimliği, devlet hastanelerinde sağlık emekçilerine performansa dayalı çalışmanın dayatılması, sağlık hizmetlerinin bir kısmının taşerona belasına devredilmesi, hele de ilaçlar… gibi sorunlar nedeniyle gerçek bir sağlık hizmetinden mahrumuz uzun zamandır.
Sonra paraya kıyar, özel hastanelerin yolunu tutarız. Ancak çoğu zaman orada da kaliteli bir sağlık hizmeti göremeyiz, üstüne üstlük gereksiz tahliller, hatta ameliyatlarla daha fazla para harcamamız istenir. Böyle böyle aslında herkes için ulaşılabilir ve ücretsiz olması gereken sağlık iyiden iyiye emekçinin belini büken bir harcama kalemi olarak karşımıza çıkar.
Al(ama)dığımız sağlık hizmeti ortadadır ancak hemen her gün yeni bir özel hastanenin her mahalle arasında ayrıksı otu gibi bittiğine şahit oluruz. Bazıları artık tekelleşmiştir. Bunlardan biri de Acıbadem Sağlık Grubu’dur.
Uluslararası sağlık sermaye zincirinin halkası; Acıbadem
Kendisini “İlk hastanesi 1991 yılında kurulan Acıbadem Sağlık Grubu, yapılan marka değerlendirme sonuçları ve sektörde ulaştığı konum itibariyle Türkiye’nin en değerli özel sağlık kuruluşudur” şeklinde tanımlayan Acıbadem Sağlık Grubu’nun bünyesinde 17 hastane ve 13 tıp merkezi bulunuyor. 2.600 doktor, 2.600 hemşire olmak üzere yaklaşık 17.000 çalışanı olan Acıbadem aslında 2. en büyük sağlık zincirine sahip olan uluslar arası bir tekelin Türkiye ayağıdır.
1991’de “bir semt hastanesi” olarak açılan Acıbadem, 2012’de Uzakdoğu’nun en büyük gruplarından biri olan IHH Healthcare Berhad bünyesine girmiş, hemen ardından da Asya Pasifik bölgesinde 8 büyük ülkede hastane ve sağlık yatırımlarının yanı sıra dünyanın birçok ülkesinde eğitim ve gayrimenkul yatırımları da bulunan IHH Healthcare Berhad, Malezya hükümetinin yatırım fonu Khazanah, Japonya’nın Mitsui&Co. Ltd. Şirketi ve Aydınlar Ailesi ortaklığı içerisinde yer almıştır.
Sadece Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanında neo-liberal politikalar nedeniyle insanın sağlık hakkını ücretli hale getiren, sağlığı ticaret malzemesi haline getirerek zincirler kuran uluslararası sermayenin bir parçasıdır Acıbadem.
Acıbadem nasıl Acıbadem Sağlık Grubu oldu?
Peki bu kadar büyük bir sağlık zincirinde böylesi bir aslan payına sahip olacak kadar nasıl büyüdü Acıbadem? Denklem basit: Hastanenin arsasının alınmasından, inşaat sürecinden itibaren işçinin-emekçinin hakkından, alınterinden çalıp çırpmaya başla; doktorundan hemşiresine tüm sağlık emekçilerinin alınterini çalmaya devam et!
İşte o zaman büyük ve sayılı bir şirket haline gelirsin!
Acıbadem de tam olarak bunu yapıyor.
Taksim’de lüks otellerin arasından yükselen Acıbadem Hastanesi inşaatındaki işçiler tam da bu zenginliği sağlayanlar olarak bugün eylemdeydi. Hastanenin inşaatını hemen hemen bitirmiş olmalarına rağmen 2,5 aydır maaşlarını alamayan işçiler bu soruna çözüm bulabilmek amacıyla İnşaat İşçileri Derneği aracılığıyla haklarını aramaya karar verdiler.
Dernek bu sorunun çözülmesi için gerekli girişimlerde bulunmuş ancak Acıbadem Sağlık Grubu, topu ana şirket Taca İnşaat’a o da taşeron şirketlere yükleyerek sorumluluktan kaçmaya çalışmıştır.
“Ödeme olmazsa eylemlere devam edeceğiz”
Bunun üzerine işçiler bugün için (11 Temmuz) eylem çağrısında bulundular. Bu çağrıyı duyan patronlar apar topar dün gece işçileri çağırarak ödenmemiş maaşlarının bir kısmını işçilere ödediler. Şirket geri kalan ödemeyi de Pazartesi yapacağı taahhüdünde bulundu.
Konuya ilişkin şantiye önünde işçilerle birlikte eylem yapan İnşaat İşçileri Derneği, patronların eylemden korktukları için ödeme yapmaya ikna olduklarını söyleyerek, bugün basın açıklaması yapmak yerine bilgilendirme yapacaklarını söylediler. Ayrıca Pazartesi günü yapılacak ödemeyi takip edeceklerini ve ödeme olmadığı takdirde eylem gerçekleştirmeye kararlı olduklarını vurguladılar.
Acıbadem Hastanesi’nin Taksim’deki inşaatı hemen hemen bitmiş durumda…
Hastane inşaatında çalışan işçiler 2,5 aydır maaşlarını alamadıklarını söylüyorlar.
